AHENK Projesi kapsamında Alanya Kaymakamlığı’nca hazırlanan Alanya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Alanya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) ortak olduğu ‘Genç Kalemler Projesi'nin Mart ayı değerlendirmesi sonuçlandı. Geçtiğimiz aylarda Alanya Kaymakamı Fatih Ürkmezer, Alanya İlçe Milli Eğitim Müdürü Yusuf Yılmaz ve AGC Başkanı Gaye Coşkun arasında imzalanan protokolle hayata geçen ‘Genç Kalemler Projesi'nin değerlendirmesine göre farklı okullarda bulunan genç yeteneklerin 20'si yerel medyada yayınlanmaya hak kazandı. Alanya’daki öğrencileri okumaya, yazmaya özendirmek ve yerel medyanın önemine dikkat çekmek amacıyla başlatılan projede değerlendirmesi yapılan işte 10 eser;
VATANIN KALBİ ÇANAKKALE
İstanbul’a gireceğiz,
Ezip geçeceğiz,
Hâkimiyet kuracağız dediler;
İzin vermedik, kurdurtmadık,
Çanakkale Harbi’nde.
Mühimmat yetersiz,
Analar ersiz,
Kelimeler kifayetsiz,
Çanakkale Harbi’nde.
Ümmet bu harbe seferber oldu,
Ordunun başında Resulüllah durdu,
Şehitlerimiz cennete nail oldu,
Çanakkale Harbi’nde.
Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş,
Nice erler aziz şehitler,
Yiğit kahramanlar var bizde,
Çanakkale Harbi’nde.
Allah’ın resulü, enbiyanın,
Evliyanın, sadıkların, asfiyânın;
Anaların, bacıların, mazlumların,
Duası var bizde,
Çanakkale Harbi’nde,
Birlik olduk beraber olduk,
Ulu çınar gibi dimdik durduk,
Vatanımızı milletimizi namusumuzu koruduk,
Çanakkale Harbi’nde.
Onlar şehitti,
Çanakkale’de hiç kimse ölmedi,
Çünkü şehitler ölmez,
Biz yaşadıkça bu vatan bölünmez.
Mehmet Arif Türktaş Anadolu Lisesi 10/C: Burak Aydın
*******************
YOKTUR BENZERİ VATAN SEVGİSİ
Bizi hayata bağlayan vatan sevgisi,
Bunun en güzel örneği şehitlerimizin kan dökmesi.
Olmamalıyız başka yurtların kölesi,
Bizim kalbimizdedir vatan sevgisi.
Hiçbir şeye denk düşemez vatan sevgisi,
Çünkü barıştır onun temeli.
O katar hayatımıza sevgiyi,
Bizi hayata bağlar vatan sevgisi.
Alanya Bilim ve Sanat Merkezi 6/G: Burak Safa Uçar
****************************
VATAN DERİM
Yok, etseler beni
Ben yine vatan derim.
Alsalar elimden onu,
İlle de vatan derim.
Vatan kalbimin en temiz yeri,
Vatan kalbimin rengi,
Vatanın düşmanla cengi,
Yine de vatan derim.
Beni kurşunlara boğsalar,
Kanımı akıtsalar,
Sonuna kadar vatanım derim.
Rıfat Azakoğlu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10/G: Dilan Batur
**************************
VATAN
Vatan nedir bilir misiniz?
Eminim herkesin kendince vereceği güzel bir cevabı vardır. Bana sorarsanız bastığın topraktır vatan, doğan güneşindir, gözünü kırpmadan canını vereceğin yerdir vatan. Bayraktaki şehidin kanı, kapı eşiğinde bekleyen yetim çocuklardır vatan. Al bayrak sarılı tabutun başında gururla ağlayan şehit karısıdır vatan. Yiyeceğini çıkarttığın şehidimin kanından verim almış bu kara topraktır vatan.
İnsanın kanı çekilir bir şehit haberi duyunca, gurur duyar insan ama akar yine de gözünden o damla.
Ne savaşlar ne yıkımlar görmüştür bu vatan ne zorluklarla alınmıştır. Sabah rahat rahat kalkıyoruz öyle değil mi? Kalkabiliyoruz hatta sofrada bu yok şu yok diye söylenip duruyoruz. Oysaki nice zaferler kazanan şehitlerimizin cephede ekmek bulamayıp sade hoşaf içtiğini unutuyoruz. Okula gidiyoruz diye söyleniyoruz bazen ama nice gençlerin okulu bırakıp cephede şehit düştüğünü de unutuyoruz.
1915’te, İstanbul Erkek Lisesi o yıl hiç mezun vermedi biliyor musunuz? Çünkü son sınıf lise öğrencilerinin hepsi savaşmaya cepheye gittiler ve hiçbiri geri dönmedi.
İşte bu vatan böyle fedakâr insanların yüreklerinden çıkan vatan aşkıyla var olmuştur. Bizler hazıra konmadık, bizler var olanı almadık. Biz bu vatanı canımızı dişimize takıp canla başla var ettik. Bizler evimizde gebe eşlerimizi bırakıp gittik, bizler çocuklarımızı kapı önlerine terk ettik.
Bizler vatanımızı sevmeyi biliriz. Sevmek demek kalabalıkta seviyorum demek değildir. Sevmek, vatan için can vermektir, vatanı korumaktır. Sevmek ağızla sözle değil yürekle yapılır. Bu yürek bazen usulca sever bazen zincirlerini kırmış aslanlar gibi mücadele eder.
Nice ana kuzuları serilmiştir bu topraklara, onların kanının rengi bayrağa işlemiştir. Onlar bu vatanı yürekten sevenlerdir, onlar vatan uğruna canları pahasına savaşanlardır. Ölümlerin en şereflisini yaşayanlardır. Hep savaş diyoruz ama sonucu ne oldu derseniz bugünler oldu. Şu üstümüzdeki sonsuz özgürlük oldu, yiyeceğimiz yemeği, giyeceğimiz kıyafeti seçme hakkımız oldu.
Sadece askerler değil Anadolu insanı da en büyük desteği vermiştir bu vatana. Cepheye yemek götüren analar, babalar, bacılardı. Cephane taşıyan onlardı, yaralılara bakanlar onlardı, gözlerini kırpmadan canlarını verenler yine onlardı. Biz böyle bir milletiz işte. Hem ben biliyorum ki vatan için her şeyi yaparız. Bazen 274 kiloluk mermiyi sırtlanıp düşman gemisini batırırız, bezen sırtımızda ölen evladımıza sarılamadan cepheye cephane taşır şehit düşeriz. Çünkü vatan demek evlat demektir, ana, baba yar demektir.
Bu topraklarda kahramanlar eksik olmaz. 15 Temmuz darbe teşebbüsü, yiğit Ömer Halisdemir göğsünü siper etti düşmana. Sırf düşmanlar karargâha giremesinler diye otuz kurşun yemiştir tertemiz bedenine ama onların başını da tek başına indirmiştir!
Dursun Ali Erzincanlı’ya ait, Ömer Halisdemir için yazdığı Otuz Kuş şiirine güzel anlatır yaşananları. Kalemine kelâmına sağlık be! İnsanın tüylerini diken diken ediyor, başka bir dünyaya alıp götürüyorsun insanı.
Sizlere nasihat vermek haddim değildir ama onlar için o masum çocuklar için, güzel kalpli analar, fedakâr babalar ve aziz şehitlerimiz için bizler de bu vatana sahip çıkalım, sahip çıkalım ki onlar da yattıkları yerde gurur duysunlar bizlerle.
Mehmet Arif Türktaş Anadolu Lisesi 10/C: Elif Gülden
****
MAZİDEN ARTA KALAN MİRAS
Bugün ülkemizde düşünen çoğu insanın içine oturan, ülkemizin kanayan yarasıdır Türkçe. Buzdağının görünen kısmı gibi küçük lakin altında barındıklarıyla büyük bir sorun ne yazık ki. Şöyle bir etrafa bakıyorum da rahatsız edici bir husus mevcut. Anavatanımda anadilden uzak olduğumu fark etmekle başladı her şey. Kebabı dahi İngilizceye çevirmeye çalışan esnafla başlayalım. Ülkemize gelmiş bir misafir, başımızın üstünde yeri var. Amma velakin tutup da kültürden de soyutlamayın yahu! Belli ki o insan araştırmasını yapmış, merak edip ülkemizi ziyaret etmiş. Ha, yardımcı olmak için yanıp tutuşuyorsan pekâlâ, bir iki çeviri yaparsın. Amenna. Lakin vatanında sırf yabancı çekmek için anadile pranga vurmak da neyin nesi? Sanmayın ki belli olmuyor, bu gözlerden bir şey kaçmaz! Dil, canlıdır. Senden benden bile daha canlıdır. İtimat etmiyorum, şimdiki hale. Hele de dilin buraya kadar olan serüvenini düşündükçe…
İnsanlığın en eski ama asla eskimeyen icadını bahşediyorum huzurunuza. Dil! En nihayetinde başlı başına iletişimin mihenk taşı. O olmasa her şey bir bir başımıza yıkılır. Baktım, bu duruma ses seda yok. Anlaşıldı ki iş başa düştü. Bendeniz de Cumhuriyetin ilk yıllarına minik bir zaman yolculuğu yaptım kendimce. 600 küsur yılın tozu toprağı altında yıkılmış bir imparatorluk, küllerinden doğuyordu ben gittiğimde. Hani şu ninelerimizin anlattığı Kaf Dağında yaşayan Anka kuşu timsali. Herkes yeni ülkenin telaşesindeyken Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, kendisine “Başöğretmen” unvanını kazandıran o hareketi yapıyor: Geçiyor kara tahtanın karşısına, gencinden yaşlısına memleketin dört bir yanına okuma-yazma öğretiyor. Yeni yeni gelişen Türkiye’de en ehemmiyet gösterdiği şey dil oluyor. 80-90’ların röportajlarına denk geliyorum bazen, istemsizce irdeliyorum haliyle. Ne kadar temiz bir diksiyona ve nice unuttuğum kelimeye şahitlik etmek bambaşka bir tecrübe edindiriyor, en nihayetinde. Az evvel üzerinde durmuştum, dil canlıdır! Yeni kelimeler geldikçe bahardaki kır çiçekleri misali açar kendini, öyle ki mest eder sizi güzelliğiyle. Amma velakin bir parçası koptuğundaysa feryat figan ağlar. “Kim bilir kaç şair şiirinde o kelimeyi kullandı, kaç aşık birbirine o söze ilişkin iltifat etti?” Dil, tüm bunları düşünerek kaybettiği kişilere ağlar, bir miktar da yeni nesile hediye taşıyamadığına kederlenir.
Bunlar yetmediyse “Yeni Lisan” hareketinden mevzu bahis açmak istiyorum. “Genç Kalemler” başlattı, tüm edebiyatçılar elini taşın altına koymayı borç bildi. Türkçeyi düzgün bir şekilde kullanmakla emin olun incilerimiz dökülmez. Fikir ve düşünceleri yabancı telaffuz ettiğimiz müddetçe “Pek tabi bu millidir!” lafının ahım şahım bir itibarı olmaz benden söylemesi. E, o zaman yurdum insanı da vazifesini bilecek! Anavatanda anadilden mahrum kalarak kendi kendimi tutsak etmem, demek çok da zor olmasın bir zahmet!
“Asimilasyon” kavramı ilk dilde başlar. Kimsecikler kusura bakmasın, sözüm meclisten dışarı. Ama tutup da işine geldiğinde dil kullanımına methiyeler düzüp ardından yabancı sözcük kopyala yapıştır yapan çok kişi gördü bu gözler. Bahaneleri de hemen hazırda bekliyor. Çağa ayak uydurmakmış, yahu canım Türkçem, anadilim diye demiyorum, öyle başka dillere benzemez. Bir sözcüğünün anlamını pek çok kelime pekâlâ sırtlanır bizde. Zengin dil deyince markayız ya biz! Bizde kelimelerin hikayesi bile manalıdır. En basitinden “arkadaş” kelimesine bakalım mı? Savaşta sırtınızı dayayacağınız taş çok önemlidir. Arkadan saldırı işten bile değildir. “Arka” ve “daş” birleşmesi vasıtasıyla güven duyulan “arkadaş” kelimesi meydana gelir. Nasıl? Hoş, değil mi? İşin açığı dilimiz bize kucak açmış türlü hediyeler sunarken ona arkamızı dönmek bana ağır geliyor. Sanırsınız ihanet etmiş hissiyatı tüm bedenimde kol geziyor. Dilimiz olanca sıcaklığıyla bizi beklerken, az evvel bahsettiğim üzere kelimeleri özenle tasarlanmışken kullanmamak geçmişe kör olmaktır. Artık kasten yaptığınızı düşünmeme ramak kaldı! Düşünsenize, bir zamanlar kullandığımız bazı kelimelerle bu topraklarda atalarımız yaşadı. Şanlı zaferlerini bu dille kutladılar, ağıtlarını bu dille söylediler.
Ben bir haber güverciniyim, elçiye zeval olmaz. Kaf Dağı’nda yaşarken haline bakıp sana bildiğim en eski hikâyeyi anlatmayı borç bildim. Sana zamanın namı diğer hayatın anahtarını sundum. Her şeyin bir ilki vardır değil mi? Gazeteci Hasan Tahsin ilk kurşunu, Ata’mız bir devletin ilk temellerini, ben de uyanışımızın ilk adımını attım. “Tüm ümidim gençliktedir.” sözü benim dayanağım oldu, dilek ağacına asılan mendil misali bu söze tüm ümitlerimi astım. Ben üzerime düşen vazifemi yaptım, gerisi sende daha doğrusu sizlerde...
Hasan Çolak Anadolu Lisesi 10/D: Emine Berk
****
DERS ÇALIŞARAK VATAN SEVGİSİ
Vatanımı hep severim ve saygı duyarım. Geçmişte dedelerimiz savaşmışlar ve bize bu toprakları hediye etmişler. Bizde bu güzelliklerin değerini bilmeliyiz. Savaş kötü bir şey ama yeri gelince gerekirse savaşmalıyız. Ama vatanı sevmek için savaşmaktan daha önemli şeyler de yapabiliriz bence. Ben öğrenciyim mesela derslerime çok iyi çalışarak vatanımı sevebilirim. Ya da her meslek sahibi insanlar işlerini en doğru şekilde yaparsa vatanını en çok sevenler onlar olur bence. Yapacağımız her işi özenli, sabırlı ve istekli yaparsak her zaman farklı olabiliriz. Atatürk vatan sevgisi ile dedelerimize, ninelerimize daha güzel yaklaşmıştır. Ama şu an savaş yok hiç olmasın zaten. Böyle günlerde mesela bir mühendis bina yaparken kaliteli malzeme kullanırsa en çok vatanını seven o olur. Savaş yokken herkes görevini, mesleğini en iyi şekilde yaparsa vatanını en çok sevenler onlar olur.
Alanya Bilim ve Sanat Merkezi 4/B: Fatma Nisa İnal
***********************
VATAN BİZİZ
Vatan nedir ya da vatan denilince akla ne gelir sizce? Üzerinde gezip dolaştığımız veya ekip biçtiğimiz topraklar bütünü mü vatan dediğimiz şey? Yoksa ihtiyaçlarımız ve yaşamımız için gerekli olanağı bizlere sunan bir kara parçası mı? Hiç sanmam! Ama kabul edelim ki benim gibi düşünmeyenler de vardır. Lâkin onlar için yapılabilecek fazla bir şey yoktur. Çünkü bir insana vatan kavramı küçük yaşta aşılanmaya başlanır ki o kişi vatan kavramının ne denli zorluklarla, mücadelelerle ve canı pahasına sonuçlanarak kazanıldığının farkına vararak böyle büyük bir zaferi küçük cümlelere sığdırmaya yeltenmesin. Siz de vatanın bu büyük kudretini basitleştirmeye yeltenmezsiniz herhalde. Ama onları böyle düşündükleri için de yargılayamam; fakat vatanın anlam ve öneminin vurgulanmasına rağmen hâlâ böyle düşünmekte direniyorsa, işte o zaman onlar için yapılabilecek bir şey yoktur. Hiç şüphesiz vatanını korumak için göğüs germeyen millet ise yok olmaya mahkûmdur yargısı da doğru bir çıkarım olur.
Vatan, atalarımızın büyük bir mücadele sonucunda bizlere emanet ettikleri, bugünümüzü ve yarınımızı ileriye taşıyacak güçlü, yaşayan bir kavramdır. Bazılarına göre sadece bir toprak parçası olarak nitelendirilen vatan ve bu vatan uğruna Türk milletinin bir yurdu, bir memleketi ya da kendini evinde ve özgür hissedecek bir yeri olmadan yaşamaktansa, kahramanca savaşarak ölmeyi tercih ettiği günlerden arta kalan şehit ve gazilerimizin bakiyesi değil midir? Vatan kimdir? Vatan biziz, vatan yüreğimizdir. Şimdi huzurla dolaştığımız bu vatan topraklarında bir nesil düşman ayağının bu mübarek toprakların hemen her noktasını kirletmek için fırsat kollarken onlar canla başla savaşmış, kendilerini bu vatan için feda etmişlerdir. “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğruna ölen varsa vatandır.” diyerek cümlemi desteklemiş şair. Bu kahramanlığı gösterip vatanı için cesurca savaşanların başında akıllara ilk gelen bir isim vardır: Atatürk. Mustafa Kemal, Trablusgarp ve Çanakkale savaşları ile Sakarya Meydan Muharebesi’nde hayatını hiçe sayıp kahramanca ön saflarda savaşarak “Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk edilemez.” sözüyle de vatana olan sevgisini en yalın şekliyle dile getirmiştir.
Diyeceğim o ki, Atatürk’e ve onun canın pahasına savaştığı bu güzel vatana sahip çıkın. Bugün bu topraklarda özgürce dolaşıyorsak bilin ki bu vatanı ve özgürlüğü bize bahşedenler, kanları ve canlarıyla büyük bedeller ödeyerek bugünleri bu vatan topraklarında rahatça yaşamamıza vesile olmuşlardır.
Mehmet Arif Türktaş Anadolu Lisesi 11/B: Filiz Taşçı
*******
BENİM VATANIM
Vatan nedir?
Diye soran olursa,
Dönüp bakarım şanlı tarihimize,
Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanır bu yolculuk.
Bir karış toprağını kutsal saymış bu millet,
Ay yıldızlı bayrağımız göklerde dalgansın diye,
Nice şehitler vermiştir bu vatan.
Bu vatan bize atalarımızdan kutsal bir emanet,
Kimsenin esareti altında yaşayamaz Türk genci,
Tutsak olmaz hiçbir zalime.
Yılmak, yorulmak bilmeyen
Geleceğe umutla sarılan vatanseverleriz biz.
Değirmendere Ortaokulu 7/A: Hatice Yaman
******
VATANSEVERİM
Ben vatanım için doğdum.
Ekmeği, tuzu, toprağı oldum.
Tek bir can oldum.
Al bayrağım için doğdum.
Tek bir hilal oldum.
Yıldızların yanında,
Güneş gibi,
Ben vatanım için doğdum.
Yüreğimde senin sevgin,
Kanımda senin kırmızın var.
Tek senin için buradayım.
Ben vatanım için doğdum.
Değirmendere İlkokulu 4/B: Hilal Yanık
Vatanımsın Sen******
Ne de güzeldir benim memleketim
Safir mavi gökyüzü, nur ektikçe huşu veren toprağı
Ezan yankılanırken çocukların koşturduğu her sokağı
Her bir karesi, ayrı bir cennet manzarası sanki
Her bir köşesinde bir Mimar Sinan eseri
Hâlâ duyuyoruz bir yerlerden Veysel’in sesini
Mevlana’nın öğütleri kulağımda küpeli
Hak aşkıyla körüklenir Emre’nin şiirleri
Bazen çoban olup ovasında koyun gütsem
Bazen Rize’de olup çayını içsem
Bazen bulut olup Kapadokya’yı tepeden görsem
Bazen rüzgar olup Anıtkabir’de hiç esmesem
Vatanımsın sen benim, ilk okuduğum şiir
Vatanımsın sen benim, ilk gecem, ilk gündüzüm
Vatanımsın sen benim, duyduğum ilk ezan
Kıldığım ilk namazımsın sen benim.
Alanya Anadolu İmam Hatip Lisesi 10/B: Kerem Emir Canbulat