Yaşadığımız küresel siyasi ve ekonomik gelişmeler jeopolitik risklerin getirdiği olumsuzluklar bir yana zaten yeterince sorunumuz varken önümüze gelen üç beş kuruşluk kazanç kapısında personel sıkıntısı sebebiyle elimizin tersiyle itiyoruz…
Gelin bu personel sorununa eğitim ve sığınmacı ekseninde şöyle bir bakalım.
Alanya’da otellerimiz başta olmak üzere tüm sektörlerde personel sıkıntısı had safhada.
Neden mi?
12 yıllık kesintisiz ve kalitesiz eğitim neticesinde binlerce okumuş! Bu kadar okuduktan sonra düşük profilli işlerde çalışmam diyen gençlik ordusu. Yıllar evvel söyledik işin bu noktaya geleceğini. Kesintisiz eğitimin ilerde işsizlik ordusu doğuracağını. Gençlerimiz mecburi eğitim sarmalına sokmadan mesleki alanların önünü açarak hem kalifiye personel sorununu çözmek hem de üniversitelerde boş yığınlar oluşturmamak için bu politikadan vazgeçilmesi gerektiğini... İşte geldiğimiz nokta.
Bir baba çocuğunu mecburen yıllarca okutsa niye gidip sanayide bir işe versin veya 20 yaşına kadar okuyan bir genç bu yaştan sonra ne yapsın, hangi işi öğrensin… Nereden başlasın?
Ve daha bu bir başlangıç buz dağının görünen yüzü sorunun çoğu kart topu gibi büyüyerek arkamızdan geliyor.
İkinci bir fiyaskoda sistemin tıkandığını gören karar mercilerinin sorunu çözmek adına sığınmacıları ülkenin her yerine yayarak işçi sorununu çözmek ümidiyle toplumun sosyal coğrafyamızın demografik yapısının bozması…
Ne yandan tutsak elimizde kalır.
Bu iş tutmadı usta. Bu politikaların beyin ölümü çoktan gerçekleşti. Çapraz bağları kopmuş bu sistemin üzerine yapılacak tek şey Sezen Aksu’nun ‘’şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler’’ adlı eserini bir bardak su eşliğinde içmek.
Hayridemirel07@gmail.com